1996 da tanıştığımızda 18 yaşındaydım. öyle coşkulu bir aşk yaşıyordum ki... o zamanlar eşime hitaben tuttuğum ve hala atmaya kıyamadığım bir günlüğüm var, şimdi okudukça nasıl arabesk nasıl çocuksu geliyor. "yarın güneş doğmayacak, çünkü güneş gözlerin demek benim için..." falan gibi daha fazla örnek veremeyeceğim, utanıyorum... ileride çoluğun çocuğun eline geçer de sesli sesli okuyup dalga geçerler diye ödüm kopa kopa saklıyorum :)
biz iki züğürt öğrenci ankara' nın ayazında kar kış demeden 2 sene sabahtan akşama sürttük. nerede o zamanlar öyle büyük avm' ler, ankara' da bir tek beğendik ve gama iş merkezi var ısınabileceğimiz, bir de izbe öğrenci kahveleri... o iki sene yazları hem tatil yaptık hem de çalıştık ama az buçuk biriktirdiğimiz para 1,2 ayda bitiyordu. 98 de eşim işe girdi. bir anda yalnız kalıp boşluğa düşünce üniversite, anfi, ders vs gibi kavramlarla tanıştım ki bu durum okulu bitirmemde oldukça etkili oldu ve bir de elimiz para, popomuz sıcak kafe gördü.
o zamanlar maddi içerikli her şey benim için itici, kariyer sıkıcıydı. para pul sadece yaşamı sürdürmeye yetecek kadar olsa kafi, fazlası hemen bitirilip eş dost ile ezilesi bir şeydi. babalarının aldığı arabayla okula gelenler ya da çok süslü kızlar benim için uzak durulması gereken kişilerdi.
eşim 99 depreminden sonra çıkan paralı askerlik furyasından illa ki de faydalanmak istiyordu... nasıl bir cesaretle yaptı bilmiyorum. beş parasızken kredi çekip üç taksitte ödeyeceği 15.000 DEM lik borca girdi. 2000 yılında ben de işe girince, evlenmeye karar verdik. babama kendisini üniversite mezunu, askerliğini yapmış, devlet memuru olmuş iyi bir damat adayı olarak takdim etsem de bu borçtan kimsenin haberi yoktu..
benim ne kaşık çatal takımım ne tencere setim oldu, çaydanlığım bile vefat eden ananemin evinden gelmişti. yemek takımı olarak annemin gazeteden kuponla aldığı arcopalleri kullanırım hala... ama içimde en ufak bir kırgınlık, kızgınlık ya da eksiklik hissetmedim. tabaklar güzeldi.... (behzat ç :)) istediğim gibi maviydi, çaydanlığım ise çok sevdiğim ananemin yadigarıydı. ben gayet mutluydum. ailelerimiz de destek oldular, biz de itfaiye meydanındaki en ucuz mobilyaları seçtik, evimizi bir şekilde kurduk. neyse ki ankara' da yaşamayacaktık ve çok fazla tanıdık misafirimiz ev görmeye gelmeyecekti...
evlilik süreci bir an önce tamamlanıp bitirilmesi gereken can sıkıcı detaylardan ibaretti. dört yıllık flörtten sonra; isteme, söz, nişan, kına gecesi, düğün bir ay içinde olup-bitti. tülsüz, güpürsüz en sade gelinliği seçtim. nikahtan sonra akşam dostlarımız için alman usulü bir eğlence tertipledik.
balayımız olması gereken zamanda baş başa evimizi temizleyip yerleştirdik. evlilik sarhoşluğu geçip pembe bulutlar dağılınca, eşimle defteri kalemi elimize alıp hesap kitap yaptık. durum içler acısıydı, sadece bankalara değil, uçan kuşa borcumuz vardı. alyanslarımız dışında takılan tüm altınları o ay nakite çevirdik ve takip eden upuzun 2 yıl boyunca asgari düzeyde yaşayarak sadece ve sadece borç ödedik.
çok kötü günlerdi. en başta karanlık, derin bir çukurda olduğumuzu asla çıkamayacağımızı düşünürken, yavaş yavaş gün ışığını görmek umuttu. maaş zamanı geldiğinde elimizdeki tüm paranın hatta fazlasının gitmesi, bazen sadece borçların faizlerini ödeyebilmenin psikolojisi ağırdı... küçük yerde yaşamanın, ailelerden uzakta olmanın ve güzel vakit geçirdiğimiz dostlarımızın sayesinde o dönemi nispeten daha kolay atlattık.
marketten bir ürünün fiyatına bakmadan alışveriş yapmak, dışarıda yemek yemek, ihtiyaç harici giysi almak, düşünmeden bir yerlere gidebilmek büyük birer lükstü. itiraf etmeliyim ki isyan ettiğim zamanlar oldu ama şu anda o tecrübelerin beni terbiye ettiğini, yokluğun insan ruhuna varlıktan daha çok şey kattığını düşünüyorum... cefa çekmeden sürülen sefanın kıymetsizliğini anladım, sevginin gücüne inandım...
bugün 13.evlilik yıldönümümüzde dönüp geriye baktığımda sevgimizi test eden bu sınavı yıldızlı pekiyi ile verdiğimizi düşünüp, iyi ki diyorum yaşamışım o günleri... ve akşamları eve giderken hep birlikte-huzurla-cebimiz para dolmasa da, çok şükür diyorum sağlıklıyız, birlikteyiz ve mutluyuz...
bugün 13.evlilik yıldönümümüzde dönüp geriye baktığımda sevgimizi test eden bu sınavı yıldızlı pekiyi ile verdiğimizi düşünüp, iyi ki diyorum yaşamışım o günleri... ve akşamları eve giderken hep birlikte-huzurla-cebimiz para dolmasa da, çok şükür diyorum sağlıklıyız, birlikteyiz ve mutluyuz...